Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Genel olarak obezite, vücut kitle indeksinin 40 ve üzeri olması durumuna verilen teşhistir. Bazı durumlarda 35 ve üzeri olan vücut kitle indeksinde de obezite teşhisi koyulabilmektedir. Bu durumda obezite ile beraber bir hastalık olması yeterlidir. Sağlıklı bir hayat sürmek için alınan enerji ile harcananan enerjinin dengede olması gerekmektedir. Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının %15-18’i, kadınlarda ise %20-25’ini yağ dokusundan meydana gelir. Bu oranın erkeklerde %25, kadınlarda ise %30’un üstüne çıkması obeziteye yol açar. Bunun dışında, günlük alınan enejjinin harcanan enerjiden fazla olması durumunda, harcanamayan enerji vucutta yağ olarak depolanmakta ve obezite hastalığına sebep olmaktadır. Bu unsurların dışında ise teknolojik gelişmeler, hayatın kolaylaşması, günlük hareketlerin kısıtlanması gibi birçok unsur da obeziteye yol açabilmektedir.

Bu tanımlarla beraber obezite; besinlerle alınan enerjinin (kalori) harcanan enerjiden fazla olması ve fazla enerjinin vücutta yağ olarak depolanması (%20 veya daha fazla) sonucu ortaya çıkan, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Obezite günümüzün en ciddi sağlık sorunlarından biridir. Hayat süresini kısaltmaya sebep olan ve beraberinde de kalp ve damar hastalıkları, tansiyon, şeker hastalığı, uyku apnesi gibi sorunları da getiren obezitenin mutlaka tedavi edilmesi gerekir.

Obezite Nedenleri Nelerdir?

Obeziteye yol açan birçok unsur vardır. Oldukça komplike bir sağlık sorunu olan obezitenin sebepleri tek olmadığı için de multidisipliner bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Bu aşamada dikkat edilmesi gereken, obeziteye yol açan unsurlardan olabildiğince kaçınmak ve obezite şüphesi söz konusu ise mutlaka uzman bir doktordan destek almak gerekmektedir. Genel olarak obeziteye yol açan unsurlardan başlıca olanları aşağıdaki gibidir:

• Tok olunsa bile aşırı yemek yeme isteği,
• Fiziksel olarak yetersiz hareket etme,
• Psikolojik bozuklukların sebep olduğu sorunlar,
• Metabolik ve hormonal bozukluklar ile ilgili neddenler,
• Genetik nedenler ve ailenin beslenme alışkanlığı gibi unsurlar, olarak sayılabilir.
Bu sebepler dolayısı ile obezite tedavisinde birçok branş eş zamanlı olarak çalışmalıdır. Genel olarak obezite, multidisipliner yaklaşım ile tedavi edilmelidir. Bu yaklaşım içinde diyetisyen, psikolog, dahiliye gerekirse genel cerrahi uzmanları, spor danışmanı, fizik tedavi uzmanı bulunur. Bununla beraber akupunktur da hasta için önemli olan desteklerden biridir.

Hastaya uygulanan beslenme programı ile beraber kişiye akupunktur uygulanabilir. Akupunktur beyinde bulunan iştah merkezini etkileme özelliğine sahiptir. Bunun yanında uygulanan akupunktur, mide asit salgısını azaltır,diyet sırasında kişi mide kazıntısı gibi hisserde azalma olduğunu hissedebilir. Bunun dışında akupunktur diyet sırasında halsizliği ve bitkinliği engellemektedir. Bunun dışıda metabolizma hızını da düzeltmektedir. Akupunktur tedavisi psikolojik olarak da destek sağlar. Bununla beraber akupunktur uygulaması serotonin ve endorfin seviyesini arttırır. Bu sayede diyet sırasında daha iradeli ve psikolojik olarak sağlam olunmasına destek olabilir.

Akupunktur iki etkisi sayesinde obezite tedavisinde destek olarak kullanılır. Bu etkileri ise; akupunkturun sağladığı tokluk hissidir. Bunun dışında mide duvarı belirli bir gerginliğe ulaştığı zaman beyinde bulunan ilgili merkezlere uyarı gönderir. Bu sayede de doyma hissi yaşanır. Hepsinden daha sağlıklı ve doğal bir yöntem olarak akupunkturdan faydalanılabilir. Akupunktur tokluk hissinin erken oluşmasını sağlar. İkinci olarak ruhsal yönden rahatlatıcı ve dengeleyici özelliği ile tok iken de yeme şeklinde ortaya çıkan kilo problemlerinin giderilmesinde ortaya çıkan stresle mücadelede etkindir.

Akupunktur Kilo Vermeyi Sağlar mı?

Akupunktur tek başına kilo kaybını sağlamaz. Ancak destek olarak uygulanabilir. Obezite gibi ciddi sağlık sorunlarında bir uzman ve tıbbi bir yardım ile gerekli durumlarda ise cerrahi tedavi uygulanması gerekmektedir.

About the author

Erol Vural