Genel olarak bakıldığında özellikle Tip-2 diyabet hastalığı dünya genelinde son 10 yıl içinde en çok artan hastalıklar arasında ilk sıralarda bulunmaktadır. Hastalık riskinin bu kadar fazla olması farklı tedavi yöntemlerinin de gelişmesine olanak sağlamaktadır. Özellikle son yıllarda Tip-2 diyabet hastaları için uygulanan şeker hastalığı ameliyatı sayesinde birçok seviyede diyabet hastasının tedavi süreci başarılı bir şekilde tamamlanmaktadır.

Türkiye Diyabet vakfının geçmiş dönemlerde yaptığı bir araştırmanın sonuçları çerçevesinde aslında ülkemizde çok ciddi bir oranda hastalığın yaygınlaştığı görülmektedir. Ülkemizde son 10-12 yıl içinde kişilerin vücut ölçülerinde genel olarak bir artış görülmektedir.

​Bayanlarda;

• Kilo ortalaması = 6kg

• Bel çevresi= 6cm

• Kalça çevresi = 6cm

​Erkeklerde;

• Kilo ortalaması= 8kg

• Bel çevresi= 7cm

• Kalça çevresi= 2 cm

Türkiye’de genel olarak toplumun %30-32’sinde obezite durumu görüldüğü gibi şeker hastalığının oranınında %13,7-14 seviyelerine ulaştığı görülmektedir. Ülkemizde son yıllarda özellikle şeker hastalığı görülme riskinin geçmiş dönemlere göre %85-90 oranında ciddi bir artış görülmektedir. Aynı şekilde obezite hastalığında da %44-45 oranında bir artış görülmektedir. Bu çalışma sonuçlarına bakıldığında ise ülkemizde şeker hastalığının artışı aslında obezitenin artışı ile paralel oranda arttığı görülmektedir.  Tüm dünyada son yıllarda tüketimi çok artan katkı maddeli yiyeceklerden kaynaklanan obezite sorunu beraberinde şeker hastalığınıda getiriyor denilebilmektedir. Bu bağlamda özellikle Amerika gibi ülkelerde eğitim döneminden başlayarak bireylere doğru beslenme eğitimlerinin verildiği görülmekte ve bu sayesde Amerika’da son 5 yıl içinde en yüksek oranlarda olan obezite hastalığında ciddi düşüşler sağlandığı görülmektedir.

Ülkemizde Sağlık Bakanlığı özellikle son 2-3 senedir obezite ile mücadele de eğitim dönemimden başlayacak şekilde bazı adımların attığını göstermektedir. Bu tür hastalıklar belki çok önemsiz gibi görülüyor ya da sadece estetik kaygılı bir hastalık olarak görülmesine rağmen beraberinde başta şeker hastalığı olmak üzere çok ciddi sağlık problemlerine neden olmaktadır. Diğer bir taraftan ise bu tür hastalıklar ilave ilaç kullanımı oranlarında da ciddi oranda artış göstermesinden dolayı ülke ekonomilerine büyük oranda yük oluşturmaktadır.

Son yıllarda özellikle Tip 2 diyabet hastalığı için geliştirilen şeker hastalığı ameliyatı çok yüksek ( % 85 ) oranlarda şeker hastalığını düzeltmektedir.

 Bu ameliyat öncesi hastanın diyabet türü ve seviyesinin çok iyi tespit edilmesi gerekmektedir. Çünkü tüm dünya genelinde şeker hastalığı ile mücadelede uygulanan cerrahi yöntemler sadece Tip-2 diyabet hastalığı için uygulanmaktadır. Tip 1 diyabet hastalığı için şuan için bilinen bir cerrahi yöntem bulunmamaktadır. Bariyatrik cerrahi sayesinde tip-2 diyabet hastaları günler içinde şeker hastalığında kurtulabilmektedir.

Diyabet ile mücadelede uygulanan cerrahi yöntemlerin genel olarak iki amacı bulunmaktadır. İlk amaç kesinlikle hastaların aşırı kilo almasının önüne geçilmesi ve dengeli kilo alımı sağlanmasıdır. Şeker hastalığı ameliyatı uygulamalarının ikinci hedefi ise insülin hormonunun doğru seviyelerde salgılanmasını sağlamaktadır.

Amerika başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde son 20 yıldır uygulanan şeker hastalığı ameliyatı ülkemizde de son 10-12 yıldır çok yoğun bir şekilde uygulanmaktadır. Özellikle ülkemizde sağlık alanında yaşanan gelişimler sayesinde Tip-2 diyabet hastalarının en büyük umut kapısı şeker hastalığı ameliyatı olmaktadır ve son 5 yıldır Türkiye’de birçok Tip-2 şeker hastası cerrahi yöntemler sayesinde kısa sürede hastalıktan kurtulabilmektedir. Şeker hastalığı ameliyatı sayesinde aynı zamanda başta yüksek tansiyon olmak üzere

• Uyku apnesi

• Karaciğer yağlanmaları

• Yüksek Kolesterol

hastalıklarına da müdahale edilmiş olmakta ve kısa süre içinde bu tür hastalıklarda da düzelme görülmektedir.

Tip-2 diyabet hastaları için çok başarılı bir tedavi yöntemi olarak algılansa da hastaların ameliyat öncesi çok iyi bir şekilde analiz edilmesi gerekmektedir. Bu konuda alanında tecrübeli doktor ve klinikler tarafından kontrol edilmesi gerekmektedir. Cerrahi işlem uygulanacak hastanın;

• Tip-2 sınıf diyabet hastası olması gerekmektedir. (Tip-1 diyabet hastalarına şeker hastalığı ameliyatı uygulanmamaktadır)

• Hastanın genel olarak en az 2-3 yıl Tip-2 diyabet grubunda bulunması ve ilaçlı tedavi yöntemi ile istenilen başarının sağlanamamış olması gerekmektedir. Özellikli başlangıç zamanlarında erken müdahele olduğu zaman Tip-2 diyabet hastalığı ilaçlar yardımı ile kontrol altına alınabilmektedir.

• Tip-2 Diyabetin neden olduğu organ hasarları başlayan hastalarda vakit kaybetmeden şeker hastalığı ameliyatı uygulanması gerekmektedir. (Gözlerde problem, böbrekler sorunların oluşması, ayak ve kalpde sorunların başlaması)

• Hastanın %20-25 oranında insülin depolaması bulunması gerekmektedir. En çok tercih edilen ve başarı yakalanan oran %25’tir. Bu oranlarında en az %50-60 oranında canlı olması gerekmektedir.

• Direnç hormonlarının yapılan test sonuçlarına göre uygun seviyelerde olması (Yağ dokularının neden olduğu direnç hormonları) gerekmektedir.

Genel olarak bakıldığında anestezi altında yapılan bütün cerrahi operasyonların belli bir oranda riski olmasından dolayı şeker hastalığı ameliyatında da bu riskler çerçevesinde komplikasyon görülme ihtimalleri bulunmaktadır. Fakat ülkemizde son yıllarda sağlanan başarılar ve uygulanan operasyonlar incelendiğinde çok düşük oranlarda riskler oluştuğu görülmektedir. Doğru tanımlama yapmak için safra kesesi ameliyatı riski ile eşdeğer risk bulunmakta diyebiliriz. Şeker hastalığı ameliyatı ortalama olarak hastanın yapısı ve hastalığın seviyesine göre 2-5 saat arasında sürmekte ve genel anestezi altında gerçekleşmektedir.